Alzheimer tam çözülememiş bir hastalık

Ailesinde ve yakın çevresinde hiç Alzheimer hastası bulunmadığını söyleyen Northwestern Üniversitesi Nöroloji Bölümü Davranış Nörolojisi Profesörü Dr. Marsel Mesulam, “Benim ailem Alzheimer hastalarıyla dolu, bu sizce benim riskimi ne ölçüde etkiler?” soruma, yüzünden hiç eksik etmediği gülümsemesiyle karşılık veriyor ve röportajımız böyle başlıyor.

Dünyanın davranış nörolojisi konusunda en önemli bilim insanlarından biri olan ve üzerinde çalıştığı alanlarda kendi adıyla anılan buluşları bulunan Mesulam’la röportajımız İstanbul’da gerçekleşiyor. Bunu özellikle belirtiyorum, çünkü burası onun için sıradan bir şehir değil. İstanbul’da doğmuş Mesulam. Üstelik 18 yaşına kadar da bu şehirde yaşamış. Robert Kolej’in ardından, “Ver elini Amerika!” diyerek eğitimini Harvard Üniversitesi’nde sürdürmüş.

Mesulam, Türkiye’yle olan ilişkisini ise hiç koparmamış. Bir yıl uzak kaldığında bile anadili bozulanlara inat, aksansız ve akıcı Türkçesiyle insanı şaşırtıyor. Mütevazı tavırlarıyla da öyle… Bu yazı dizisinde, hayatını beynin çalışmasını kavramaya ve Alzheimer hastalığının sırlarını çözmeye adamış çok değerli bir bilim adamının, tıp dünyasının en merak edilen hastalıklardan biriyle ilgili açıklamalarını okuyacaksınız.

Prof. Dr. Mesulam 1. Ulusal Alzheimer Kongresi’nin onur konuğu olarak geldiği İstanbul’da, çalıştıkları alanla ilgili en büyük hedeflerinin, yaşlılığın beyne ne yaptığını bulmak ve hastalığın sırlarını çözmek olduğunu söylüyor.

Mesulam’a göre bunun yapılamaması Alzheimer hastalığının bilinmezlerle dolu olmaya devam etmesi anlamına geliyor. Bu konuda geliştirilen teorileri, “Her biri biraz doğru olmakla birlikte hiçbiri tam doğru değil” diye tanımlayan Mesulam, “Geçen zaman ve bununla gelen yaşlılık beyne biyolojik olarak ne yapıyor” sorusunun yanıtlanması, sırların çözülmesini sağlayacak” diyor. Bu konudaki ilerlemelerin çok hızlı gerçekleştiğini söyleyen Mesulam, cevaplara ulaştıkça yanıtlanması gereken soruların fazlalaştığına dikkat çekiyor ve beynin, evrenin en karmaşık yapısı olduğunu, bu nedenle sırları çözmenin kolay olmadığını belirtiyor.

Mesulam’a göre Alzheimer hastalığında genetik alanında meydana gelen gelişmeler çok çarpıcı ve umut verici şekilde ilerlemekle birlikte, önlerinde hâlâ çok uzun bir yol bulunuyor. Ünlü bilim adamının “Beyin, üzerinde çalışılacak uçsuz bucaksız bir alan olmaya devam ettikçe, yakın gelecekte bu alanda çalışan hiç kimse işsiz kalmayacak” şeklindeki sözleri ise hem konunun ağırlığını yumuşatıyor hem de tebessüme neden oluyor.

Alzheimer’a büyük ilgi

Alzheimer’ın dünyada en ilgi gören hastalıklar arasında ilk sıralarda olması, konuyla ilgili yapılan çalışmaların sıklığından da anlaşılıyor. “Son 5 yıldır Alzheimer hastalığı hakkında dünyada günde 15 rapor yayınlanıyor” diyen Mesulam, bunun bu konuda yapılan çalışmaların inanılması güç yoğunluğuna işaret ettiğini söylüyor.

En önemli risk faktörü “yaş”

Hakkında bu kadar çalışma yapılan hastalığın risk faktörleri de merak uyandırıyor. Nadir olan, gerçek anlamda ailevi veya genetik tipte Alzheimer hastalığında riskin diğer aile fertleri için oldukça yüksek olduğu belirtiliyor. Daha sık rastlanan, genetik olmayan tipte ise birinci derece akrabalarda hastalık varsa kişinin riski yaklaşık 2-3 kat artıyor.

Görüntülemedeki gelişmeler heyecan verici

Mesulam’a göre Alzheimer’da en büyük ve heyecan verici ilerlemeler, erken teşhis koymayı kolaylaştıran görüntüleme alanında gerçekleşiyor. “10 – 15 yıl önce bir hastaya Alzheimer tanısı koyduğumuzda hastalık zaten ilerlemiş olduğundan ilerleyen hastalığı geri çevirmemizin imkânı yoktu” diyerek erken teşhisin önemine değinen Mesulam, Alzheimer hastalığının tanıdan 20 – 30 yıl önce başlayıp, başlangıçta hiç belirti vermediğini söylüyor. “Hastalığı ilk başladığında nasıl teşhis edebiliriz?” sorusunun, ilerlemesini önlemede çok önemli bir yeri bulunduğuna dikkat çeken Mesulam, günümüzdeki çalışmaların, “En erken” teşhisi yapmaya yetmediğini söylüyor ve “Hastalığı teşhis etsek bile elimizde durdurmaya yarayacak ilaçların olmaması gerçeğiyle karşı karşıyayız” diyor.

Mesulam, “Hastalığı geciktirmek mümkün mü?” sorusuna ise şöyle yanıt veriyor: “Çok güzel düşünceler ve bazı ilaçlar olmasına rağmen bunların şu an için hastalığın gelişimini yavaşlatma konusunda fazla etkisi bulunmuyor.”

Bulmaca mucizevi sonuç vermez

Pek çok yerde iddia edilenin aksine, “Bulmaca çözmenin, bahçeyle uğraşmanın, suyun dinlendirici gücünden yararlanmanın, parklara ve müzelere gitmenin Alzheimer hastalığının etkilerini azaltmada bilimsel olarak kanıtlanmış bir yönü yoktur” diyen Prof. Dr. Mesulam, buna karşın bunları yapmanın her birey açısından moral verici olduğunu ve bu durumdan Alzheimer hastalarının yararlanmalarında hiçbir sakınca olmadığını söylüyor. Dans etmek, sanatla uğraşmak, doğru beslenmek gibi konular ise yine herkese önerilmekle ve yararları olduğu iddia edilmekle birlikte Alzheimer’da mucizevi sonuçlar vermiyor ve gidişatı değiştirmiyor.

Mükemmeliyetçiler ve karamsarlar risk altında

Prof. Dr. Marsel Mesulam; karamsar ve kendini mutsuz etme konusunda rakip tanımayan insanların Alzheimer riskini daha fazla taşıdıklarını doğrulayan bazı araştırmalar olduğunu söylüyor. Hayvan deneylerine bakıldığında stres yaratan durumlar hipokampus denen beynin bir bölümünde hücrelerin ufalmasına yol açıyor. “Bu anlamda depresyon ve stresin hipokampusun fonksiyonuna zararlı olduğu düşünülebilir” diyen Mesulam, tüm araştırmaların yaşlılıkta depresyona çok yaygın olarak rastlandığını gösterdiğini söylüyor. “Alzheimer da ileri yaşlarda çok yaygın rastlanan bir sağlık sorunu” diyen Mesulam, bu hastalıklardan birinin diğerine nasıl etkide bulunduğunu göstermenin bu konular üzerinde çalışan uzmanlar için çok zor olduğuna dikkat çekiyor.

Kongreye 400’ün üzerinde uzman katıldı

Türkiye Alzheimer Derneği’nin, uzmanlar arası bilgi birikimini paylaşmak, iş birliğini artırmak ve Alzheimer hastalığıyla savaşmak için hedef belirlemek amacıyla İstanbul’da gerçekleştirdiği 1. Ulusal Alzheimer Kongresi’ne nöroloji, psikiyatri ve geriatri uzmanı yaklaşık 400 hekim katıldı. Konunun uzmanı öğretim üyelerinin tebliğ sunduğu kongrede sunum yapanlardan biri de Prof. Dr. Marsel Mesulam’dı. Kongrede hastalığa tanı konulması, çeşitli alanlarda tedavi uygulama şekilleri ve klinik olaylar tartışıldı

Ceyda Erenoğlu

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Güzellik

Diyet

Anne - Bebek