Travma sonrası morluklara Kinesiotaping tedavisi

Uzmanlar; bel, boyun, sırt ağrıları gibi problemler ile ortopedik cerrahi sonrasında uygulanan tedavi yöntemi Kinesiotaping’nin artık estetik operasyonlar ya da travma sonrası oluşan morlukların giderilmesinde de kullanıldığını belirtiyor.

Kinesiotaping yöntemi artık estetik operasyonlar veya travma sonrası oluşan morlukların tedavisinde de kullanılıyor.

Türkiye Fizyoterapistler Derneği Başkan Yardımcısı Uzman Fizyoterapist Murat Dalkılınç, “Kinesiotaping”in 25 yıl önce Japonya’da geliştirilen, Amerika ve Avrupa’nın yanı sıra artık Türkiye’de de kullanımı giderek yaygınlaşan vücuda uygulanan özel bir bantlama yöntemi olduğunu söyledi.

Yöntemin, bel-boyun, sırt ağrılarının yanı sıra ortopedik ve sınırlı da olsa nörolojik problemler ile cerrahi sonrasında kullanılabilen bir tedavi seçeneği olduğunu ifade eden Dalkılınç, tedaviyle kişinin ağrısız ve daha kolay hareket edilebilmesi ve yumuşak dokunun hızla iyileşmesinin amaçlandığını belirtti.

Dalkılınç, bantlamanın bir tedavi yöntemi olarak, yıllardır fizyoterapi ve rehabilitasyon uygulamalarında tercih edildiğini ve başarılı sonuçlar alındığını anlatarak, Kinesiotaping’in yaralanma, estetik operasyonlar, düşme ardından ortaya çıkan travma ve sonrasında gelişen morlukların tedavisinde de kullanılmaya başlandığını bildirdi.

Bu tür durumlarda yönteminin uygulanmasından 3-4 gün sonra morlukların büyük oranda azaldığını anlatan Dalkılınç, “Kinesiotaping yönteminde, esnek bantlar ciltle aynı esnekliğe sahip ve doğru şekilde yapıştırıldığında, deri altındaki dolaşımı hızlandırarak morlukların çok hızlı şekilde azalmasını sağlıyor. Yöntem sayesinde, özellikle estetik operasyonlar sonrasında kozmetik bir sorun yaratan ve kişileri kısa süreli de olsa sosyal yaşamdan uzaklaştırabilen morluklar, normalden çok daha kısa bir sürede iyileşiyor” diye konuştu.

Kan dolaşımının artışı sağlanıyor

Çeşitli nedenlerle yaralanma sonucunda iyileşme süreci olarak bilinen ve tıbbi olarak inflamasyon kelimesi ile ifade edilen sürecin başladığını dile getiren Dalkılınç, “inflamasyon ile bölgede artan sıvı hacminin cilt ile kas dokusu arasındaki bölgede baskıya neden olduğunu ve bu basıncın lenfatik akıma engel olduğunu söyledi.

Vücudun bağışıklık, savunma ve iyileşmesinde rol alan önemli bir sistem olan lenfatik sistemin baskılanmasıyla bölgede iyileşmenin geciktiğini anlatan Dalkılınç, bununla beraber dokularda oluşan bu baskının deri altında yer alan ve ağrı duyusunu yaratan sinir uçlarını uyararak, kişide ‘ağrı ve rahatsızlık hissi’ uyandırdığını bildirdi.

Kinesiotaping bantlama yöntemiyle, teorik olarak, cildin yukarı kaldırılıp, deri ile kasların arasındaki boşluğun artırıldığını ve bölgede yaralanma ya da hastalık sonucu oluşan baskının hafifletildiğini belirten Dalkılınç, “Yaralanma bölgesindeki baskının azalması, bölgedeki kan dolaşımının artışını sağlıyor. Azalan gerginlik ve hassasiyet sonucunda da deri altında var olan ağrı, alıcılarının uyarılmasını önlenerek, ağrısız hareket imkanı elde ediliyor ve operasyon sonrasındaki morluklar da bölgede kan dolaşımı arttığından çok daha hızlı bir şekilde iyileşiyor” dedi.

Yöntemin özelliği

Kinesiotaping bantlama yönteminde, benzerlerinden farklı olarak esnek ve uzun süre cilt üzerinde kalabilen ince ve hassas dokunmuş pamuklu bir malzemeden imal edilmiş özel bantlar, vücut üzerine uygulanıyor. Bu bant, yapışkan yüzeyde bulunan özel hava kanalları sayesinde çok hızlı şekilde kuruduğundan, ıslanma ve terleme durumunda dahi cilt üzerinde kalabiliyor. Bant, cilt üzerine yapıştırılmış haldeyken, duş almak mümkün olabiliyor.

Kinesiotape, uygulamanın yapıldığı cildin yapısı ve ortam koşullarına bağlı olmak üzere uygulama bölgesinden çıkarılmadan 3 ila 7 gün kalabiliyor. Esneme özelliği sayesinde de hareket edildiğinde ciltte oluşan gerilme ve gevşemelere uyum sağlanabiliyor. Bunların dışında bu bantlar, ciltte alerji yaratabilecek lateks veya benzeri herhangi bir etken madde içermiyor.

Uygulama alanları

Murat Dalkılınç, kinesiotapingin uygulama alanlarını ise şöyle özetledi:

“Çeşitli sebeplerden kaynaklanan bel-sırt-boyun ağrıları, kireçlenme, romatizmal hastalıklar veya bir yaralanma sonucu gelişen kalça, diz, ayak-ayak bileği ağrıları ile omuz, dirsek, el-el bileği ve parmakları ilgilendiren ağrılı problemler (ayak bileği burkulmaları, ayak tabanı ağrısı, tenisçi dirseği, karpal tünel sendromu, hamilelik süresince gelişen ağrılı eklem problemleri gibi). Spor yaralanmaları sonrasında ya da yaralanma öncesi önleyici uygulamalar.

Postür ve duruş bozuklukları. Nörolojik hastalıklarda görülen ağrılı durumlar ile ile hareket algısı ile ilgili bozukluklar. Cerrahi sonrası yada hamilelik süresince görülen ödem/şişlik durumları. Son olarak da estetik operasyonlar ya da travma sonrası oluşan morlukların giderilmesi.”

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Güzellik

Diyet

Anne - Bebek