Aile huzuru için sakin olmalısınız
Günümüzün kadınlarının duygu ve düşüncelerini bir çırpıda açıkladıklarını iddia edenler çok yanılıyor. Söylenenlerin aksine, kadınlar, özellikle evlilik hayatında duygularını bir süre gizlemeyi yeğliyorlar.
Kadınlar, özellikle yüreklerinde kabaran öfkeyi bastırmak için büyük çaba harcıyorlar. Fakat hiç beklenmedik bir zamanda, öfke yüreklerinden taşıp dudaklarından dışarı çıkıveriyor.
Özellikle küçük çocuk sahibi eşler arasında öfke dolu tartışmalara çok sık rastlıyoruz. Öyle ki, zamanla eşlerin öfkesi kronikleşiyor ve her fırsatta birbirlerine yaralayıcı sözler söylüyorlar.
Kendisini evine ve çocuklarına adayan genç bir kadın şu sözleriyle pek çok hemcinsinin gerçeklerini dile getiriyor:
“Ben, gün boyunca evin işleriyle uğraşıyorum. Çocuklar da cabası. Kocam ise eve geldiği zaman hiçbir iş yapmıyor. Köşesine çekilip, ya gazete okuyor ya da TV izliyor. Ben de o arada çocuklarla ilgilenip yemek hazırlıklarını tamamlamaya çalışıyorum. Eskiden kocama çılgın gibi aşıktım. Ama şimdi yüzünü gördüğüm zaman öfkeden çıldıracak gibi oluyorum.”
Ev kadınları gibi çalışan kadınlar da, erkeğin evde gece yatısına gelen bir misafir gibi davranmasından yakınıyor. Erkek egemenliği, özellikle aile hayatında varlığını hissettiriyor.
Kocasının büyük bir pişkinlikle evde misafir hayatı sürmesi, kadının sinirlerini geriyor. Bu tek taraflı çalışıp didinme kadının canına tak dedirttiği zaman da öfke krizleri dışa vuruyor. “Ben senin hizmetçin miyim? Çocuklarının dadısı mıyım?” gibi tehlike işareti sayılan sözler, ailenin huzurunu bozuyor.