Diyet ve zayıflama yanlışları

Kadınların çoğunun ortak şikayeti; başkaları beslenme konusunda özgür davranırken formda olurken kendilerinin diyet yaptıkları halde zayıflayamaması sorunudur. Oysa bunun en büyük nedeni bazı diyet yanlışlarıdır.

Pek çok kişi muhakkak “Biz niye çok yiyor gibi görünüp, kilo almayanlardan olamıyoruz” diye soruyordur. O halde gelin bu sorunun yanıtını Türk Kalp Vakfı Diyetisyeni Dr. Sumru Özbay ile arayalım…

Neden diyetten sonra yine kilo alıyoruz?

Benim de en büyük sorunum o. Çok diyet yapan biri değilim. Diyetten sonra yine kilo alıyorum…

Daha mı fazla yiyorsunuz peki?

Aslında daha fazlasını yemiyorum. Mesela onu bıraktıktan sonra düzensiz beslenmeye başlıyorum. Yani yemek saatleri şaşmaya başlıyor. Yemek saatleri şaşmaya başladığı an benim kilo almaya başladığım andır. Bir de abur cubur devreye giriyor… Kekler, tatlılar…

Bir miktar peynirle galeta yeseniz de olur. Peksimet, bayat ekmek türü şeyler midedeki özsuyu alır. Peynir de hayvansal gıdadır, midede durma süresi uzundur tokluk verir.

Masa başı çalışanlarının sorunları

Masa başı çalışanların da büyük sorunu sağlıksız beslenmek. Sabah 8:00’de işe geliyorsunuz. Kahvaltınızın saati kayıyor. Akşamları trafikten eve akşam 20:00’de gidiyorsunuz. Akşam 18:00’den sonra bir şey yememek gerekiyormuş oysa…

Siz de bu koşullar içinde zayıflamak zorundasınız. Madde bir öğün atlamayınız, öğün atlamak kilo almanın tek nedenidir. Sabah 07:30 ile 09:00 arası bir kahvaltı, öğlen 12:00 ile 13:30 arasında bir öğle yemeği, en çok akşam 19:30’a kadar akşam yemeğinin yenmesi mükemmeldir. Ama bir kişinin kahvaltısı sabah 10:00 ile 10:30’a kayıyor, öğle yemeği 15:30- 16:00’ı buluyorsa o kişi de o şartlarda kilo verecektir. Yeter ki öğün atlatılmasın.

Kişilerin bir yataktan kalkış saati bir de yatış saati vardır. Lütfen bu üç öğünü yerleştirmeye çalışsınlar. “Ben öğlen yemeğini on iki bir buçuk arası yersem, akşam yemeğini dokuz dokuz buçukta yersem, o ara çok uzun bir süre benim o arada tansiyonum düşerse bayılırsam” diye soranlar varsa, meyveler, galetalar bunun içindir. Peyniri bulamazsanız galeta yersiniz ve çekmecenize bir meyve koymuşsunuzdur onu yersiniz hatta taze meyveye de gerek yok kuru incirin bir adedi, kuru kayısının dört adedi, kuru üzümün bir çorba kaşığı bir meyve ediyor. O şekilde yemesi daha kolay. Kuru meyveden de çekmenizde bulundurun onlardan yiyebilirsiniz. Bu kadar kolay program. Yolda bile yiyeceğiniz bir galeta o günü kolay geçirmenizi sağlayacaktır.

Ofis çalışanlarına merdiven kullanın diye öğütler veriyorlar…

Son derece yanlış ve yapılmaması gereken şey. Kesinlikle merdiven hareketini önermiyoruz. “Hiç spor yapmayan bir insanın hareket düzeni ne olmalıdır” sorusuna verdiğiniz karşılık nedir? Bir insanın günlük aktivitesi yarım saatlik düz yol yürüyüşü olabilir. Koşar adım değil, hızlı tempolu değil. Normal, bir yere gidiyormuş gibi yarım saat yürünse yeterlidir.

Egzersiz…

Garip garip taktikler verirler. Yürürken poponuzu sıkın ki bacaklarınız, basenleriniz sıkılaşsın; kalçanız Jennifer Lopez’inkine benzesin diye..

“Ter atmadan, acı çekmeden spor olmaz, kilo verilmez” diyorlar…

Hayır. Hareket, aktivite denildiği zaman vücudu yoracak şekilde değil. Onlar profesyonel anlamda sporcuların yaptığı aktivitelere giriyor. Yani işi gücü spor olan, yarışmalara katılan sporcular öyle çalışabilir. Kesinlikle böyle şeyleri denemeyeceksiniz. İkincisi yapabiliyorsanız yüzme.

Vücudu şekillendirmek adına, adale ve kas hareketlendirmek adına iki spordan başka sporu tanımıyorum. Bunun dışında ben tek başıma dışarı çıkıp yürümüyorum diyenler var. İki gün çıkıyorum üçüncü gün sıkılıyorum diyenler var. Eğer o şekilde bir alışkanlığınız varsa ben mutlaka bir yere üye olursam oradaki beraberlikle beraber daha çabuk kilo veriyorum diyorsanız buyurun gidin ama sizin ya da herkesin zayıflaması için illa öyle bir yere gitmenize gerek yok. Oraya daha ziyade fizik hastalarını, adale kas büyüme çağındaki çocuklara öneriyorum.

Peki, akupunktur için ne diyorsunuz?

Akupunktur için yıllardır dediğimi yine söyleyeceğim. Akupunktur diyetlerini görüyoruz. Bir insanın günlük alması gereken kalori 800-1000 arasında değişir. Bu diyetlerde de bu kalori miktarı kadar besin veriyorlar. Yanlış. Mesela siz 38 yaşındasınız 1,68 boyundasınız, sizin karşı komşunuz 39 yaşında olsun sizin 65 kilo olduğunuz yerde o 79 kilo olsun. Siz akupunktura gidin, akupunktur diyetinizi alın ve fotokopisini komşunuza verin o da akupunktur yaptırmadan yapsın. Ya aynı kiloyu verecektir ya da daha fazla kilo verecektir. Hiç bir farkı yoktur. Dolayısıyla hiç kimse unutmasın ki günlük metabolizmanın altına düşen bir beslenme asla sağlıklı değildir.

Mısırdan şeker elde edilmez

“Nişasta bazlı şeker doymayan şişmanlar yaratır” görüşü mevcut. Biliyorsunuz şu anda da gündemde. Yayınlardan, haberlerden sonra gerçekten benim de dikkatimi çekti ben ne zaman iki hafta sürekli abur cubur yesem belim kalınlaşıyor…

Bunları mısır olarak yediğimizde hiç bir sıkıntı yok. Mısır karbonhidrattır. Karbonhidratlar kendi içinde bölümlere ayrılır. Şeker ve içinde şeker bulunan yiyecekler ki unlu gıdalar, sebzeler, meyveler, salatalar. Hepsi de karbonhidrat içerir. Fakat sebze, meyve ve salatalardaki karbonhidrat ölçüsü çok düşüktür. Meyvelerdeki karbonhidratın en kötü özelliği de fruktoz olması. Mısır tahıllara girdiğine göre, mısır kendi içinde bir tahıl grubu yiyecektir. Hiç “mısır unundan yapılmış ekmeği yemeyin” diyor muyuz? “Mısır ununa batırılmış balığı yemeyin” diyor muyuz? Hiç bir sıkıntısı yok.

Şöyle düşünün: Beraber çalıştığınız arkadaşınız devamlı kışkırtıyor, sürekli sizi azarlarsa artık yavaş yavaş terbiyesizleşmeye onun dilinden cevap vermeye başlarsınız. Mısırdan şeker elde etmek de böyle zorakidir. Zoraki mısıra işlem yapılınca mısırın yapısı değiştiriliyor. Mısırdan elde edilen şeker yapay bir şeker oluyor ve yapısı bozuluyor. Mısırın kötü etkileri şekere geçiyor. Bütün mesele buradan kaynaklanıyor. Mısırdan şeker elde edilmez. Ondan sonra obezite, kalp ve damar hastalıkları arka arkaya gelir…

Bu gıdalarda kullanılan şekerler zorlamayla elde edilen bir şekerlerdir. Yan ürünleri de içinde bulunduran bir yöntemdir. Kullanılmaması gerekir. Ama ucuz elde edildiği için sanki piyasadan kar sağlandığı için kullanılıyor. Çok yakın zamana kadar böyle bir şey söz konusu değildi. Mısırdan şeker elde edilmez, mısır tahıl grubudur. Mısırın faydaları Bu konuşulacakken şekerini konuşmak son derece saçma. Bu şekeri metabolizmik hastalıklara yol açabileceği gibi olumsuz etkisi erkeklerde ve kadınlarda bel çevresinde ortaya çıkıyor. Mısırdan elde edilen şekerde yağlanma tamamen bel, kalça ve karında oluyor. Buda beraberinde kalp riskini beraberinde getirir.

Çoğu kişi ara öğünlerini mısır gevreğiyle yapıyor. Zararı var mı, kilo verdiriyor mu, aldırıyor mu?

 

Sizi tok tutuyorsa, yemeden içmeden hoşlanıyorsanız, kolay elde edebiliyorsanız dört dörtlük demektir. Ama günde 1 paket mısır gevreği, 1 litre süt olmaz. Aralarda tokluk hissi veriyorsa ne ala. Bunu bir bardak süte 7-8 kaşık koyarsanız güzel bir kahvaltı olabilir. Sakıncası yok ama fazlası elbette zararlı olur.

Detoks olayına ne diyorsunuz? Bir hafta sadece sıvıyla besleniyorlar. Zararlı değil mi?

Zarar, çok zarar. Bir hastam geldi, “Günde beş litre su içiyorum” dedi. Böbrekleri çürütür bu. Yetişkin bir insanda günlük su ihtiyacını çorbadan, sebzeden, yoğurttan alır. Bunun yanında gün içinde tükettiğiniz çay, kahve de var. Günde 6- 8 bardak içmeli. Ama 15- 20 bardak suyu kesinlikle önermiyoruz. Detoks tarzındaki şeyleri de kesinlikle önermiyoruz. Belki diyete başlamadan bir gün önce meyveli, ayranlı bir sistem uygulanabilir. Bu da mide ve bağırsakları çalıştırmak içindir. Bu sadece bir gün uygulanmalı. Ama sürekli yapmak çok sakıncalı.

Günlük hayattan kopmadan beslenin

Bir de zayıflama kamplarına giriyor çocuklar. Ölümle sonuçlanan vakalar var…

Gitmesinler. Bir insan yaşam tarzı neyse kendi koşulları içinde kilo vermeli. Yani bir insan günde yarım saat, 45 dakika yürüyemeyecekse ona “yürüyün” dememelisiniz. Diyet yaparken yürüyüp sonra bırakılacaksa olmaz. Herkesin koşulları ne ise kendi koşulları içinde zayıflayacak. Türker İnanoğlu sürekli Amerika’da bir kampa gidiyordu. Güler Hanım gelirdi bana yıllar önce zayıflamak için, kampa çıkıyorlardı. Koştular… “Gelip de evde bu sistemi uyguluyor musunuz?” dedim. Zayıflamak isteyen kişiler beslenmesine dikkat etmeli. Günlük hayattan kopmadan beslenmeli.

Sizinle aynı yaşta, aynı kilodaki kişi iki ayda 8 kilo verirken siz 4 kilo verebilirsiniz. Her bünye farklı. Ama illa yaşam tarzına uyarak yaşam tarzından kopmadan. Vücudunuzu yormayacaksınız. 30- 35 yaşında bağırsak sistemi çöken insanları biliyorum. 15 yaşından itibaren diyet yapıyorlar.

Tatlı sevenler için…

Çoğu kişi tatlıya dayanamıyor. Bu gruba ben de dahilim. Tatlı görünce gözüm dönebiliyor.

Bakın sanayiye girmiş gıdalar almayın. Çünkü onların renklerini, kokularını, görünüşlerini muhafaza etmek için olduğu gibi katkı maddeleri kullanıyorlar. Bunların kanserojen etkileri vardır. Amerika’nın kadınlarına ve erkeklerine özeniyoruz. Diyet ürünlerini kullanarak zayıflama olsaydı Amerika’da obezite olmazdı. Elde hazırlanan sütlü tatlılar idealdir. Haftada iki kezden fazla tüketilmemeli.

Çocuklar neden daha gelişmiş görünüyor?

Artık 14 yaşındakiler daha çok gelişmiş oluyor. Sanki çocuklar balon gibi şişmiş haldeler

Evet yapmacık bir gelişmişlik içindeler. Kola bunu sağlayan bir ürün. Bir okul gezdirdiler. İlkokuldan lise sona kadar olan bir okul. Çocukların kantini hamburgerler, çikolatalar, bisküvilerle dolu. Batılılaşma bu değil. İnsan sağlığını zarara sokan şeyler bunlar. Onun için her şeyin en doğalını, mümkün olduğu kadar elle hazırlanmışını yemek gerek. Yani bezelyeyi keyifle ayıklamak varken neden konservesini kullanalım ki? Her yiyeceği mevsiminde yemek kadar güzel bir şey yok.

Bunun yanında alkol ve sigaraya çok dikkat etmek. Tabii ki sadece yiyecekler hakkında bilgi sahibi olmak önemli değil burada kişilerin aldığı alkolün, sigaranın da etkisi oluyor. Diyet yapanlar derler ”-Ekmek yemeyi kestim.” Bir gram karbonhidratı yakmışlar 3.4 kalori vermiş. Bir gram proteini yakmışlar 1.4 kalori vermiş. “Eti kestim, ekmeği kestim” demek zayıflamanın tek şartı değil. Yağın cinsi ne olursa olsun margarin, tereyağı, iç yağlar kolesterol açısından sorun teşkil eder. Bitkisel yağlar, sıvı yağlar sağlık açısından tercih ediyoruz. Bütün yağların kalorisi birbirine eşittir.

Küçümsenen alkol miktarı bile dünyanın kalorisi yapıyor. 200- 225 kaloridir bir sütlaç, iki kase yersiniz bir duble rakı içeceğinize. Fındık, fıstık, bademin yüzde 80’i yağdır. Demek ki siz 100 gram yiyorsanız 98 gramı yağdır. Leblebi tamamen karbonhidrat, protein karışımıdır. Yağ yoktur. Tüketilebilir. Beyaz leblebinin hazmı daha zordur, midenizden sorununuz yoksa yemenizde hiç bir sakınca yoktur.

Peki ya yumurta zararlı mı?

Yumurta… Tavuk etiyle birlikte ayran tüketirseniz, yumurtadan daha fazla kolesterol alırsınız. Onlara laf söylemeyip de yumurtaya laf söylediğiniz zaman haksızlık oluyor. Dünya Sağlık Örgütü “işlenmiş yumurta yemeyiniz” diyor. Yani yağa yumurta kırdım, pastırmalı yumurta, sucuklu yumurta değil. Ayrıca “kek, kurabiye içine yumurta koydum” derseniz bu da işlenmiş yumurtadır. Böreğin üstüne yumurta sürerek pişirilirse bu da işlenmiş yumurta oluyor. Kendi kabuğu içinde yenilen yumurtanın bir zararı yoktur.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Güzellik

Diyet

Anne - Bebek