Düşük tansiyon (hipotansiyon) sebebleri ve çözümleri

Orta yaşlı ve sağlıklı bir kişide kan basıncı 130/80 mmHg (mm cıva basıncı) arasındadır. Büyük tansiyon, 11’den aşağı düştüğü zaman tansiyon düşüklüğü vardır. Bu duruma tıp dilinde hipotansiyon denir.

Kalbin kasılarak kanı damarlara pompaladığı andaki (sistol) basınç büyük ya da sistolik kan basıncı, vücuttan dönen kanın kalbe dolduğu andaki (diyastol) basınç ise küçük ya da diyastolik kan basıncı olarak adlandırılır. Diyastol anında kan çoktan küçük çevrel (periferik) damarlara ulaşmıştır.

Büyük tansiyon 100mmHg’nin altına düştüğünde düşük tansiyondan (hipotansiyon) söz edilir. Düşük tansiyon, kan dolaşımının, vücudun gereksinimini karşılayamadığını gösterir. Hastada ani pozisyon değişikliklerine neden olan vücut hareketleri (hızla ayağa kalkma gibi) sonucunda dokulara, özellikle beyne yeterli oksijen ulaşamaz. Oksijensizliğe son derece duyarlı olan beyin bu durumdan çok etkilenir.

Dinlenme halinde büyük tansiyonu 100mmHg’nin altında olanlarda dolaşım yetersizliği olduğu söylenebilir.

Birincil (Esansiyel) Hipotansiyon

Bazı olgularda düşük tansiyon kişiyi rahatsız etmez ya da önemsiz yakınmalara yol açar. Kan basıncının normalin altında olduğu kabul edilse de kişi tümüyle sağlıklıdır. Bazı olgularda ise tansiyonun düşük olduğu oldukça belirgindir. Kanın damarlarda hareketini sağlayan güç çok hafiftir. Dokulara giden oksijen miktarının normalin altına düşmesi, özellikle beyin dokusunu etkileyerek düşük tansiyona özgü belirtilerin ortaya çıkmasına neden olur. Hasta en çok, sağlıklı kişilerde de tansiyonun düşük olduğu sabahları rahatsızlık duyar; kendini yorgun, isteksiz hisseder ve çok sık esner. En hafif hareket bile çok güç gelir ve olağanüstü bir çaba gerektirir. Kızarma ve terlemenin yanı sıra, şiddetli baş ağrısı, soğuğa dayanıksızlık ve solgunluk görülür.

Ruhsal gerilim ishale ve sık idrara çıkmaya neden olur. Özellikle yemeklerden sonra dolaşımdaki kanın önemli bir bölümünün sindirim sisteminde göllenmesi sonucunda beyne giden oksijen miktarının azalması nedeniyle bastırılamayan bir uyku hali başlar. Aynı nedenlerle bedensel güç harcamayı gerektiren durumlarda, kanın kaslarda toplanması beyni oksijensiz bıraktığından uyku hali gözlenir.

Her açıdan tümüyle sağlıklı olan insanlarda tansiyonun düşmesi nasıl açıklanabilir? Bunun yapısal bir özellik olduğu ve doğuştan geldiği görüşü bir dereceye kadar doğrudur. Düşük tansiyon genellikle normal ya da uzun boylu, uzun kol ve bacaklı, zayıf ve kas yapılan gelişmemiş kişilerde görülür. Zayıflık ve uzun boy gibi, düşük tansiyon da yapısal bir özellik olduğundan endişelenmek gereksizdir. Yapısal özellikler dışında tansiyon düşmesine yol açan önemli bir etken böbreküstü bezi dış kabuğundan (korteks) salgılanan ve kan basıncını düzenleyen hormonların yetersizliğidir; bu durumun düzeltilmesi için eksik olan hormonlar hastaya dışarıdan verilir.

Otonom sinir sistemini etkileyerek damarların büzülmesini sağlayan ilaçlar kan basıncını yükselterek rahatsızlığın giderilmesini sağlar. Bununla birlikte, otonom sinir sisteminin dengesinin korunması için düzenli ve sakin bir yaşam gerektiğinden, hastaya düzenli uyku, tuzca zengin ve fazla sıvı içermeyen bir diyet önerilir. Mideye fazla yük bindirmemek için sık aralarla hafif öğünler yemek gerekir.

Sabah kahvaltısı ve öğle yemeğinden sonra bir fincan koyu kahve, akşam yemeğinde de yatıştırıcı olarak bir bardak kırmızı şarap ya da bira içilebilir. Öğleden sonra bir saat dinlenmek de çok yararlı olabilir.

Ayrıca, açık havada dolaşmak ve egzersiz yapmak da hastayı rahatlatır. Hafta sonlan kent dışına çıkılmalı, kısa süreli de olsa gezilerle hava ve çevre değişikliği sağlanmalıdır.

Düşük tansiyonlulara öncelikle yüzme ve kayak, ayrıca, jimnastik, masaj, özellikle geceleri soğuk duş ve banyo, yüksek karbonik asit içeren kaplıca kürleri ve güneş banyosu önerilir. Ayrıca bele takılan esnek bir kemer karındaki atardamarlara dışarıdan basınç yaparak genişlemelerini bir ölçüde engeller ve tansiyonun düşmesinin önüne geçer.

Ortostatik Hipotansiyon

İnsan vücudu, sürekli değişen dış koşullara karşı iç dengesini sabit tutmaya çalışır. Örneğin otururken ya da yatarken ayağa kalktığımızda vücuttaki kan yerçekiminin etkisiyle ayaklara doğru hareket eder.

Ayağa kalkınca kanın aşağı hücum etmesi ve vücudun üst yarısındaki kanın azalması atardamar basıncının düşmesine ve yerçekimi etkisiyle kanın bacaklarda göllenmesiyle vücudun öteki bölümlerinin kansız kalmasına neden olur. Bu durumda vücudun üst yarısının, özellikle beynin kansız kalmasını önleyecek bir mekanizma devreye girer.

Küçük damarlar büzülerek kanın yerçekimi nedeniyle aşağıda birikmesini önler. Böylece ayağa kalkıldığında, kan bacaklarda göllenmek yerine vücudun dört bir yanına dağılmayı sürdürür. Atardamar basıncının, küçük tansiyonda hafif bir artışla birlikte, normal değerlerde tutulması ve dolaşımda dengeyi sağlamak için kalp atışları hızlanır. Bu önlem yetersiz kalırsa kişi ayağa kalkınca fenalaşır, rengi solar, terlemeye başlar ve gözleri kararır. Beyindeki görme merkezinin bulunduğu artkafa lobunun kabuk bölgesi oksijen yetersizliğine en duyarlı bölgelerden biri olduğundan, göz kararması ilk ortaya çıkan belirtilerden biridir. Ayrıca baş dönmesi, halsizlik ve bazen bayılma görülür.

Bu belirtiler nasıl ortaya çıkar?

Başlıca neden çevrel damarların büzülmesindeki yetersizlik sonucunda tansiyonun düşmesiyle beyne yeterli kan gidememesidir. Bu olay tehlikeli olmasa da önüne geçilemez. Düşük tansiyonlu kişiler yavaş hareketlerle ayağa kalkarak vücutlarına uyum sağlaması için yeterli zamanı vermelidir.

Bayılan ya da bayılmak üzere olan hastayı başı ayaklarından ve vücudundan daha aşağıya gelecek biçimde yatırmak yeterlidir. Başın altına kesinlikle yastık konmamalıdır. Böylece hasta kısa sürede toparlanır ve beyne yeterince kan gitmeye başlayınca kendine gelir.

Ortostatik hipotansiyonla birlikte görülen başka bir bozukluk da ShyDrager sendromudur. Bu hastalarda ortostatik hipotansiyon, idrarı tutamama, cinsel iktidarsızlık ve terlemeyle birlikte görülür. Yapılan çalışmalar bu belirtilerin görüldüğü hastalarda beyin sapı, bazal gangliyonlar (beyindeki dört önemli sinir düğümü) ve öbür merkez sinir sistemi yapılarında belirgin nöron kaybının olduğunu göstermiştir.

Hastalık genellikle 5-7 yılda ilerleyerek hastayı yatağa bağımlı kılabilir. Belirgin ortostatik hipotansiyonla birlikte taşikardi (hızlı kalp atımı) yerine bradikardi (dakikada 60 atışın altına inen yavaş kalp atımı) gelişir. Bu hastalarda da tedavi belirtilere yöneliktir.

Bacaklarda kan göllenmesini önlemek için özel çorapların kullanılması yararlı olabilir. Daha ilerlemiş ve dirençli olgularda tuz alımı ya da fludrohidrokortizon önerilir. Ayrıca amfitamin ve efedrin gibi ilaçlar da kullanılabilir.

Sonuçlar

Buraya kadar birincil ve ortostatik düşük tansiyon incelendi. Her iki durum da tehlikeli sonuçlar doğurmayan yapısal bozukluklardan kaynaklanır ve bu kişiler tansiyonları düşük olsa da sağlıklı kabul edilirler. Hatta istatistikler tansiyonu düşük olanların, normal kişilerden daha uzun, tansiyonu yüksek olanlardan ise çok daha uzun yaşadığını göstermektedir. Tansiyonun düşük olması damarları daha az yıpratmakta, bu nedenle orta yaşlarda kalp-damar sistemime ilgili kanama, beyin trombozu, miyokart enfarktüsü gibi hastalıklar çok az ortaya çıkmaktadır.

Doğal olarak, bu özellikler tansiyonu düşük olan herkes için geçerli değildir. Düşük tansiyon çoğu zaman başka bir hastalıkla örneğin kansızlık, tifo, difteri, zatürree gibi bulaşıcı hastalıklar, karaciğer hastalıkları, böbreküstü bezi hastalıkları ve zehirlenmelerle birlikte ortaya çıkar, bu hastalığın tedavi edilmesiyle ortadan kalkar. Böyle durumlarda düşük tansiyonun nedenleri, önemi ve gidişi değişken olabilir.

Bilmek İstedikleriniz

İnsan ansızın mı bayılır, yoksa bayılacağını belirten işaretler görülür mü?
Genellikle hastanın yakınındakilerin dikkatini çekebilen bazı belirtiler gözlenir.

Kişinin bayılacağını önceden belli eden belirtiler nelerdir?
Kişinin bayılmadan önce rengi solar, terlemeye başlar ve midesinin bulandığını söyler. Esner ve derin derin soluk alıp verir. Dikkatli bir gözlemci bayılmadan hemen önce gözbebeklerinin büyüdüğünü fark edebilir. Bayılmadan önceki bu anda hastanın gözü kararır.

Hasta bayıldıktan sonra hızla kendine gelebilir mi?
Tam olarak hayır. Ayıldıktan sonra solgunluk, mide bulantısı, terleme, idrara çıkamama gibi belirtiler sürer. Bu sırada beyne giden kan miktarı az olduğundan ayağa kalkarsa yeniden bayılabilir. Bu nedenle ayılan hasta hemen ayağa kaldırılmamalı, bir süre başı bacak düzeyinin altında olacak biçimde yatırmalıdır.

Baş dönmeleri

Hasta, kendisinin veya etrafındaki eşyanın boşlukta döndüğünden şikayet eder. Tıp dilinde vertigo denen baş dönmelerinin nedenleri çeşitlidir. Bunlardan başlıcaları şunlardır: Kulak ağrısı. Araç tutmaları. Ani hava değişimi. Bazı göz hastalıkları. İlaç zehirlenmeleri. düşük veya yüksek tansiyon. Damar sertliği ve bazı kalp hastalıkları. Kansızlık ve kan hastalıkları. Mikrobik hastalıklar. Beyin hastalıkları. Sara ve bazı ruh hastalıkları. Tedaviye başlanmadan önce hastalığın gerçek nedeninin tespit edilmesi gerekir. Baş dönmelerine yapılacak ilk iş hemen oturmak veya öne eğilmek ve mümkünse hemen yatmaktır. Baş dönmesi sık sık oluyorsa mutlaka bir doktora gitmek gerekir.

Kulak çınlaması

Kulak çınlaması, kulak uğultusu veya kulak vızıltısına, tıp dilinde tinnitus denir. Çok çeşitli nedenleri vardır. Bunlar arasında, kulak kiri, içkulak iltihabı, ortakulak iltihabı, menier hastalığı, ateşli hastalıklar, yorgunluk, zafiyet, bazı ilaçlar, yüksek veya düşük tansiyon sayılabilir. Bu nedenle doktora başvurmak gerekir.

Tansiyon

Kan basıncına tansiyon denir. Kalp her kasılışında belirli miktardaki kanı atardamarlara pompalar. Bu sırada da, kan basıncı en yüksek seviyeye çıkar. Buna büyük tansiyon denir. Kalbin iki kasılışı arasında geçen zaman içinde ise, kan basıncı en düşük seviyeye iner. Buna da küçük tansiyon denir. Büyük tansiyon ile küçük tansiyon arasındaki fark da nabız basıncını gösterir. tansiyon yaşa bünyeye ve tansiyon ölçüldüğü andaki ruhi veya bedeni duruma göre farklılık gösterir. Yaşlandıkça tansiyon yükselmesi normaldir.

“Düşük tansiyon (hipotansiyon) sebebleri ve çözümleri” için 2 yanıt

  1. ben 36 yasinda kadinim sizden yardim isdiyorum kalbim pir pir atiyor ve nefes alamiyorum sonra bayiliyorum ne yapmaliyim

  2. Ani hareketle ve eğilerek iş yaptığım da gözüm kararıp başım dönüyor fanalaşıyorum sebebini ve çözümünü bulamadılar 6 yıl dır ritim bozukluğu tansiyon ve astım hastasıyım yardımlarınızı bekliyorum

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Güzellik

Diyet

Anne - Bebek