Sezaryen yerine ağrısız doğum

Normal doğum yapıldığı zaman kısa sürede taburcu olunabiliyorken, sezaryende bunun mümkün olmadığını ifade eden uzmanlar, normal doğumun ağrısız normal doğum yöntemiyle artırılması ve sezaryen doğum oranının daha aşağı seviyelere çekilmesi gerektiğini belirtiyor.

Türk Jinekoloji ve Obstetrik Derneği Genel Sekreteri (TJOD) ve Kadın Doğum Uzmanı Prof. Dr. Cansun Demir, “Birleşmiş Milletler (BM) raporuna göre, sezaryenle doğumda birinci olan Türkiye’de, Sağlık Bakanlığı’nın buna karşı çabalarını olumlu bulduklarını ancak, mevcut şartlar değişmeden bu oranı düşürmenin çok zor olduğunu” söyledi.

Prof. Dr. Demir, anne karnındaki bebeğin vajinal yol ile doğmasının mümkün olmadığı durumlarda karın duvarı ve rahme yapılan cerrahi kesiden bebeğin doğumunun gerçekleştirilmesi işlemi olan sezaryenin birinci sınıf bir ameliyat olduğunu, tercih edilmesi gereken yöntemin bebek ve anne için herhangi bir risk söz konusu değilse normal doğum olduğunu bildirdi.

Demir, sezaryenle doğuma, anneye ya da bebeğe ait nedenlerle başvurulabildiğini belirterek, “Çoğul gebelik, bebeğin rahim içindeki pozisyonunun uygun olmaması, rahim ağzının destekleyici ilaçlara rağmen açılmaması ve rahim kasılmaları anneye ait nedenlerdir. Bazen de bebeğin göbek kordonunun sıkışması ve plasentadan bebeğe yeterli kan gidememesi, anormal kalp atışları gibi nedenler sezaryeni zorunlu kılabilir” dedi.

Son 20-30 yıldır moda gibi hemen hemen her iki kadından birinin tercih ettiği sezaryenle doğumu bir değil birkaç faktörün tetiklediğini, bu faktörlerin başında ağrı korkusu ve hastane şartlarının olumsuzluğunun yanında bilinçsizliğin de geldiğini ifade eden Demir, şunları söyledi:

“Türkiye’de yüzde 48’lerde olan sezaryenle doğum oranı bazı Avrupa ülkelerinde bunun yarısı bile değil. Avrupa ortalaması yüzde 20 olan sezaryenle doğumda İtalya da bizden geri kalmıyor. Orada yüzde 40’larda olan sezaryenle doğum Amerika’da ise yüzde 30’lar civarında. BM raporuna göre, sezaryen ile doğumda birinci olan Türkiye’de Sağlık Bakanlığı’nın bu duruma karşı çabalarını olumlu buluyoruz. Ancak mevcut şartlar değişmeden bu oranı düşürmek çok zor olacak.”

Doğumhanelerdeki koğuş sistemi

Demir, doğumhanelerde, koğuş sistemiyle 5-10 kadının birlikte doğum yapması yerine tek kişilik odaların düzenlemesinin kadınları normal doğuma teşvik edeceğini savunarak, “Çünkü, hemcinsleri de olsa kadınların doğum sırasında birbirlerini görmesi psikolojiyi olumsuz etkiliyor. Doğum sancısı bekleyen kadın çığlıklar içinde bir başka kadının doğum yapmasına tanık oluyor. Sağlık Bakanlığı, gerek devlet hastanelerinde gerekse anlaşmalı hastanelerde böyle bir ortama izin vermemeli” dedi.

Kadınlara, “Sezaryen yerine normal doğuma yönelin” demenin çok faydalı olmayacağını, ancak buna rağmen normal doğumun avantajlarının anlatılarak eğitime de ağırlık verilmesi gerektiğini vurgulayan Demir, “Eğitimden çok en etkili yol normal doğum şartlarının iyileştirilmesi olacaktır” dedi.

Ağrısız doğum

Sağlık Bakanlığı’nın, sezaryenle doğumların artmasını mercek altına aldığını, sağlıkta dönüşüm politikaları kapsamında da hastaneler uyarılarak normal doğumun teşvik edilmesinin istediğini belirten Demir, “Bu konuda hedefe ulaşabilmek için ağrısız doğumun (epidural analjezi) 200-250 TL civarında olan maliyeti sosyal güvenlik kapsamına alınmalı” dedi.

Ağrısız normal doğumda, anne adayının doğum öncesinde belindeki omurga aralığından bir kateter yardımıyla anestezik madde verildiğini, bunun belden aşağıda ağrının hissedilmesini engelleyen bir işlem olduğunu belirten Demir, bu yöntemle doğum sancılarının karında ve kasıklarda kasılma ve basın ç olarak hissedildiğini, fazla ağrı duyulmadığını kaydetti.

Demir, sezaryenin bir doğum değil, zorunlu kalındığında başvurulan bir ameliyat olduğunu, normal doğumda hasta kısa sürede ayağa kalkıp hastaneden taburcu edilirken, sezaryende bunun mümkün olmadığının unutulmaması gerektiğini sözlerine ekledi.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Güzellik

Diyet

Anne - Bebek